Üniversitemiz Sosyoloji Bölümü’nün Sağlık ve Medeniyet Derneği, Üsküdar Belediyesi ve Sağlık-Sen ile ortaklaşa düzenlediği “Tıbbi ve Toplumsal Açıdan Pandemi” başlıklı Sağlık ve Medeniyet Sempozyumu 9 Ekim 2021 Cumartesi saat 09.00-18.00 arasında Üsküdar Belediyesi Bağlarbaşı Kongre ve Kültür Merkezi’de gerçekleştirildi.
Geçtiğimiz iki yıl süresince, Covid-19 pandemisi dünyada birçok alanda krize yol açtı ve sistemlerin yeniden gözden geçirilmesi ihtiyacını doğurdu. Bu amaçla gerçekleştirilen sempozyumda, pandeminin ülkemizde ve dünyada yarattığı etki ve gün yüzüne çıkardığı konular geniş bir perspektifle ele alındı. Konuşmacılar; alanında uzman hekim, deontolog, sosyolog, hukukçu, gazeteci ve yazarlardan oluştu.
Sempozyumda üniversitemiz Sosyoloji Bölümü’nden Ar.Gör. Elyesa KOYTAK “Salgın Sürecinde Hekimlik Mesleğinin Değişen Toplumsal Konumu” adlı bildirisini sundu.
Çalışmasında, sosyolojik açıdan pandemi konusunu ele alan Koytak, salgın döneminde Türkiye’de hekimliğin toplumsal konumunun nasıl değiştiği sorusunu ele aldı. Pandemiden önce hekimlerin toplumsal konumlarını değerlendiren yazar, hekimliğin çalışma şartları, pratisyenlerin gelir ve statü bakımından meslek içi alt tabaka olmaya itilmesi, mesleğin kamusal itibarı ve imajının zayıfladığı yönündeki görüşlerini dile getirdi. Ancak salgın sürecinde epidemiyoloji, viroloji, immünoloji, aşı çalışmaları, enfeksiyon gibi öncesinde pek bilinmeyen veya sadece ismen duyulan uzmanlıkların, her akşam üst üste canlı yayınlarda uzmanlarca temsil edilmeye başlanması ve büyük oranda tekyönlü ve teksesli bilgi ve yönlendirmelerin olmasının, hastalığa yakalanmamaya çalışan vatandaşın kullanımına girdiğini belirtti. Bu anlamda, hayatın her anına ve köşesine virüsten daha yoğun şekilde nüfuz eden salgın üzerine söylem ve salgın yönetim mekanizmaları aileden çalışma hayatına, eğitimden kültüre, çocukların ve yaşlıların temel hak ve özgürlüklerinin akıbetine kadar hayatımıza girdi. KOYTAK, bundan dolayı, toplum sağlığı ve hastalıkla mücadele savaş metaforuyla tanımlandıkça ve klinik görev yapan sağlık çalışanları mücadelenin ön cephesindeki yorgun ve hakkı ödenmez savaşçılar olarak idealize edildikçe, bu durumun belli branşlardaki hekimlerin kaybolan toplumsal statülülerini geri kazandırdığını ve otoritelerini arttırdığını ifade etti.